Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan ve 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen İstiklal Marşı, bağımsızlığından hiçbir zaman vazgeçmemiş bir milletin en zor günleri de atlatacağına inancını en iyi şekilde ifade ederek halkın milli mücadeleye olan güvenini sağlamıştır.

Osmanlı’nın son dönemleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan mücadeleler halkı ve devleti çok yıpratmış ve yormuştu. Son büyük hamleden önce halkın gücünü yerine getirmek için milli marş yazma fikri ortaya atılmıştı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı olan Rıza Nur’un başlattığı milli marş yarışmasına ülkenin her yerinden yüzlerce kişi katılmıştı. Ancak kimse milli duyguları harekete geçirecek derinlikte bir marş yazamamıştı.

Dönemin siyasetçi ve edebiyatçılarından Hamdullah Suphi Tanrıöver, bu marşı ancak Çanakkale Destanı Şiirini yazan Mehmet Akif’in yazabileceğini düşünerek Mehmet Akif’e katılması için teklifte bulunur. Ancak Mehmet Akif, para ödüllü olduğu için katılmak istemediğini belirtir. Mehmet Akif’e göre vatan için bu kadar önemli olan milli marş yarışmasının para biçilerek yapılması Mehmet Akif’in tasvip edeceği bir durum olmadığından katılmama kararı alır. Ancak Hamdullah Suphi, kazanılan para ödülünün vakıflara verileceği konusunda Mehmet Akif’i ikna etmesi üzerine Akif, yarışmaya katılma kararı alır. İstiklal Marşını yazmak üzere kendini Ankara’da Taceddin Dergahına kapatan Akif, kağıt yokluğundan duvarlara kazıyarak 2 günde İstiklal Marşını yazar.

Mecliste ilk Mehmet Akif’in 10 kıta 41 mısralık şiiri okundu, henüz ilk kıtası okunurken tüm salon gözyaşlarıyla ayakta alkışlamaya başlayınca diğer şiirlerin okunmasına dahi gerek kalmadan Mehmet Akif Ersoy’un şiiri 12 Mart 1921 günü İstiklal Marşı olarak kabul edildi. 

Maddi olarak çok zor durumda olan Mehmet Akif, yarışmadan kazandığı parayı kabul etmeyerek vakıflara verilmesini istedi. Ve kendi kitabı olan Safahat’a İstiklal Marşını koydurmadı. ‘İstiklal Marşı benim değil Türk Milletinin şiirdir’ gerekçesiyle kendi şiir kitabına İstiklal Marşını koymamıştır. İstiklal Marşı kabul edildikten sonra ülkenin her yerinde okutulmaya başladı. Cami, medrese, meydan, belediye binaları… okunduğu her yerde herkesi gözyaşlarına boğan eser halkının milli mücadeleye olan inancını pekiştirmeye vesile olan en önemli unsur oldu. 

Mehmet Akif Ersoy zor şartlar altında İstiklal Marşı’nı yazmıştır ve İstiklal Marşı ile ilgili düşüncelerini şöyle ifade etmiş.

“O şiir bir daha yazılmaz… Onu kimse yazamaz… Onu ben de yazamam… Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete en kıymetli hediyem budur. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”

By admin